13 Ocak 2012 Cuma

Şöyle Böyle...

Resmen artık sabahın 4 ünde falan uyanıyorum akşam 6 gibi yatıyorum..Daha bir ay önceye kadar olay tam tersi işlerdi...Bi tutturamadım şu işi...Her neyse yine de en sevdiğim saatler saat 3 ve 7 arası...Yalnızlığın bu kadar zevk veren bir şey olması  enteresan...

Monotonluk bazen can sıkıcı olmuşsa da en azından huzur verici...Yani dışarıda bir takım şeyler oluyor ve ben evdeyim... Huzur bozacak ne olabilir,başıma ne gelebilir...Belki de böyle düşünmemin sebebi dışarıdayken hep huzursuz şeylere denk gelmemdir... Kendi küçük çevremde olmuş olanlar nasıl oluyor da tüm dünyayı değerlendirmemi sağlayıp beni güvensiz kıldı hayret ediyorum...

Her şey bir yana duygularımın çoğunu bestelerime yansıtabildiğim için çok memnunum...Müzik başkaları için ne ifade eder bilemem...Lakin benim için bedenden ayrılmak gibi bir şey...Özgürce dolaşmak...Ayrıca müzik tanımını yaparken çoğu insan " bireyi mutlu eden kurallı sesler bütünü " derler...Ben buna son derece karşı çıkmışımdır...Tamam müzik insana mutlu şeyler hissettirebilir ama çok daha kötü de hissettirebilir...Öfke - kin - güvensizlik - korku - karamsarlık...Birçok örnek verebilirim...Bu yanlıştan kurtulunuz !

Geceleri in cin top atarken...Her şey sakinken o an tatlı bir hüzün kaplıyor beni...Tatlı çünkü keyif verici...Bu anlatılmaz yaşanır denir ya heh tam öyle işte...Bu zamanlarda hep geçmişi düşünürüm...Sanki halen gerilerde dolanıyorum hala çocukmuşum gibi...Eskiden de şikayetçiydim her şeyden...Yani mahallede en azından uyuzluk yaptım mı herkes gıcık kapardı. hahah. Ama büyüdüğümde asla geriye dönülmeyeceğini insan bilemiyor...Kimisi bunu 30 yaşında kimisi 50 yaşında fark ediyor. Ben daha 20 yaşındayken bunu fark ettiğim için belki de kendimi şanslı saymalıyım...En azından hayatımı bunun üstüne kurmaya karar verdim...Her anı sürekli böyle kalacakmış gibi yaşamamak taraftarıyım...


Bir gün buruş buruş olacaksın...Tabi o kadar yaşarsan...
Ben kendime tahminen bir yaşam ömrü çizdim... maksimum 80 falan diye düşünüyorum...Başıma bir şey gelmezse...Burada   Allah'ın işine karışmak falan değil amacım...Yani yaklaşık o kadar düşündüm...Sürekli eksilen bir hayat var...Bir kum saati gibi...Son kum tanesi düşünce artık yoksun...Bitti her şey... " eee hayatın kanunu " dediğinizi duyar gibiyim...Tamam ama bu bana çok garip geliyor...ve çok kısa...Tabi bu 80 yılın hepsini böyle genç olarak geçirmekte olmuyor...Yaşlanmak...en büyük korkum...Otobüslerde sokaklarda parklarda vs. gördüğüm her yaşlıyı bir süzüyorum...Yalnızlıkları gözlerinden okunuyor...Geçmişleriyle yaşıyorlar gururlanıyorlar veya üzülüyorlar...Hala eskilerdeki genç hanımefendi veya beyefendiler aslında....Bunları düşündükçe bedenimin sürekli eskidiğini ve 1 saniye önceye bile dönülemeyeceğini bildikçe hayatını en huzurlu en lekesiz şekilde geçirmem gerektiğinin bilincine varıyorum...


Para aslında...
Evet çoğumuzun, para dediğimiz an gözleri açılır...Kazanması zor ( kimilerine zor olmasa da ) harcaması kolay olan o kağıtlar...Ben büyük konuşmak gibi olmasın ama çok zamanımı alan yani 9-10 saatimi alan bir işte milyarlar verseler çalışmam...Nedeni çok basit rahatıma falan mı düşkünüm ? veya kaprisli miyim ? Bunların hiç biri değil...Sorunum zaman..Ömrümüz tükeniyor ve sen bu tükenen ömrünün çoğunu başka insanlara hizmet için harcıyorsun...Sen aslında para alırken ömrünü satıyorsun...Aldığın milyarlar sana 1 saniye evet bir saniye bile geri vermez...Hiç çalışmamak olur mu ? Böyle soru mu olur lan ? :D yazı etkileyici olsun diye ne saçma sorular soruyorum. Olmaz tabi ama ilk koşul : "zaman"... daha sonra para olmalı... Zamanınızı en az yiyen ve geçinebilecek  kadar para almak bence en mantıklısı... Daha net söylemek gerekirse...Ömrünüzü idareli kullanın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder