25 Şubat 2012 Cumartesi

Daha derine...

Uzun süre yazmadıktan sonra aklıma gelen bu konuyu paylaşmaya aslında üşenmedim değil. Bir süre yazı yazmayınca insanda bir üşengeçlik oluşmakta. Zaten her gün bir şeyler yazayım diye bir çabaya da girmem hiç bir zaman...Her neyse bugünlerde sorgulayıcı yönüm pek bir ortaya çıktı. Hatta bayağı bayağı paradokslara sardım.

Peki neden ?
Sorgulamak gerçekten çok önemli bir şey. Sanki insanın özünden gelen kişiliği oluşturan en önemli unsur...Ama bazen hastalık derecesinde kendini gösteriyor. Özellikle geçmişteki olayları ince ince sorgular haldeyseniz...Eskiden yaşadıklarımı veya yaşayamadıklarımı düşünürken farkettim ki hafiften beynimde bir ağrı oluştu...O kadar hızlı bir tarama yapıp anında soruları yapıştırıyorum ki dayanmadı kafa sanırım....

Geçmiş > Gelecek
Yaşanan pişmanlıklar, kaybedilen fırsatlar. insanlar...olaylar...bu hataları " of ya ne salakmışım o zaman " diye hatırlarız genelde. Lakin bu hatırlama işi, hızlı hızlı taranan bir geçmişte olunca " lan ne enayi bi tipmişim ben ? yoksa çok mu iyi biriydim ? değer verdiğimden miydi ? tembel miydim ? beklentilerim nelerdi ? neden bana olmuş bunlar ?" tarzı binlerce soruyu kısacık zamanda kendime sorarken geleceğe yer verecek fırsatı bulamadığımı anladım.
İşte buna hastalık derim ben....git gide normalliğimi bırakıp takıntılı mı oluyorum acaba ? neden geçmişi bu kadar özlüyorum...peki neden geçmiş geleceği benden uzaklaştırma peşinde ? ilginç